Navigation


Türkmenelim

Türkmeneli

Ne Mutlu Türkmenim Diyene

Irak Türkmenleri

Hakkimizda

 

IRAK TÜRKMENLERİ
 

NÜFUS VE YERLEŞME

Irak'taki Türkmenlerin nüfusu hakkında kesin bir rakam söylemek mümkün değildir. Bunun başlıca sebebi, Irak hükümetlerinin Türkmenlerin sayılarını açıklamaktan kaçınmaları ve eski dönemlerde verilen rakamların gerçeği yansıtmaktan uzak oluşlarıdır. Ancak en ciddi tahminlere göre, Irak'taki Türkmen nüfusu 2 milyonun üstündedir. Günümüzde Irak Türkmenleri ülkenin kuzey-batısından güney-doğusuna kadar uzanan bir şerit üzerinde yasarlar. Ülkenin kuzey-batısında ve, Musul'un 60 km doğusunda bulunan Telafer ilçesi ve buna bağlı köylerden itibaren, Musul ili ve çevresindeki köyler, Erbil ili Atinköprü bucağı, Kerkük ili ve çevresindeki Bayat köyleri, Kifri, Karatepe, Hanekin,Kizlarbat(sadiye), karagan (celavla) ve çevre köyleri, Sahraban (Mikdadiye) , Bedre, Kazaniye ve Mendeli gibi ilçe ,bucak ve köyler Türkmenlerin yerlestigi önemli merkezlerdir. Türkmenlerin yerlestigi bölge , kuzey Irak'ın Musul, Erbil, Kerkük ve Diyale illerinin sınırları içinde kalmaktadır. Eskiden Bagdat'ta yerleşen ,ancak özellikle Türkmen bölgelerinde can güvenliğinin azalması üzerine , ülkede cumhuriyetin ilan edildiği tarihten itibaren ayrıca başkent Bağdat'ın Karakol,Azamiye ve Ragibehatun semtlerinde 100 bine yakin Türkmen nüfusu yaşıyor.

 

TARİH-KÜLTÜR

Türklerin Irak'a ilk girişleri H,54 (M,674) tarihine kadar uzanır. Önceleri bir askeri koloni olarak Irak'ta varlık gösteren Türkler , daha sonraları hilafet merkezini ve halifeyi korumakla görevlendirilmişlerdir. Türklerin Araplara karışmadan çoğalmalarının sağlanması için de samerra şehri inşa edilmiş ve böylece Türk kolonisinin korunması amaçlanmıştır. Türklerin yoğun biçimde Türk dalgaları ile beslenmeleri , Selçuklu Sultani Tuğrul Beyin Oğuz boylarından oluşan ordusuyla 1055'te Irak'a girmesiyle başlamıştır. Irak'taki Türkmen nüfusu Selçuklulardan sonra ,bunların devamı olan Atabeyler döneminde de çoğalmıştır. Bölgede hakim olan bu Atabeyliklerden , merkezi Musul olan ve zengiler adi ile taninan Musul Atabeyligi (1127-1223) ile merkezi Erbil olan ve adina Begtiginliler de denilen Erbil Atabeyligi (1144-1232) hem kültür ve sanat , hem de Haçlilara karsi gösterdikleri basarilardan dolayi ün kazanmislar ve parlak bir dönemi simgelemislerdir.Ayrica Hamrin daglari ile Hanekin dolaylarinda hüküm süren Türkmen iyvaki Beyligi ile Kerkük'te hüküm süren kipçak beyligi ,12 yüzyilda bölgenin kaderine sahip olan hükümetler kurmuslardir.

14 yüzyilda Irak'taki etnik dokunun Türklerden yana bir görünüs kazandigi ve egementoplulugun Türkler oldugu biliniyor. Celayirliler zamaninda Bagdat 'in Türk kültürünün önemli merkezlerinden biri haline geldigi söylenebilr. Bu dönemde ülkenin kuzeyinden baslayarak Bagdat'a kadar genis çapta Türklesme hareketi görülmüstür. Ayrica farsça dan baska Türkçe 'nin büyük ragbet kazanmasi yine bu dönemde gerçeklesmistir.

15 yüzyilin baslarinda karakoyunlu devleti'nin resmi dilinin Türkçe oldugu ve devlet yarlik(ferman) larinin Türkçe yazildigi tesbit edilmistir. Safeviler doneminde de Iraktaki Türklerin nüfusu bakimindan güçlendikleri gözleniyor. Zira bu hanedanin etnik kimligi Türktü ve basinda bulundugu devletin altyapisini tamamen Türk olan kültürel doku olusturuyordu. 1534 te Osmanli topraklarina katilan Irak ,Osmanli -Türk kültürünün nüfuzuna girmistir.

Bir süre tekrar safevilere geçen bölge 1638 de sultan 4.Murad tarafindan geri alinmistir Bu siralarda bölge, Anadolu'dan getirilen Türk boylari ile beslenmistir. Irak Turkmenleri, birinci Dünya Savasi'nin sonuna kadar ,Osmanli etkisinin altinda kalarak yasamistir. Böylece Irak kralligi'nin kurulusuna kadar bölge, kesintisiz biçimde Türk egemenliginde kalmistir.

 

KRALİYET DÖNEMİ (1918-1958)
 

Birinci dünya Savasinin sonuna dogru bölge ingiliz isgaline ugradi. Bu yüzden eskiden Musul eyaleti olarak bilinen kuzey Irak'in bugünkü Musul, Erbil, Kerkük ve süleymaniye vilayetleri , Kurtulus Savasi sonrasinda Türkiye ile Ingiltere arasinda çekisme konusu oldu. Zira Irak'in kuzeyinde yer alan Musul Eyalati , Misak-i Milli ile tesbit edilen Türkiye'nin sinirlari içinde kaliyordu. Lozan Konferansi'nda Musul Meselesi , bir neticeye baglanamayinca , çözümün Cemiyet-i Akvam'a (Milletler cemiyeti) bIrakilmasi kararlastirildi. Miletler Cemiyeti 'nin , Ingiltere lehindeki kararini önce kabul etmeyen Türkiye, çabalarinin neticesiz kalmasi üzerine , 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara Andlasmasi'ni imzalayarak, Musul Eyaletinin Ingiliz Mandasindaki Irak'a bIrakti.

Irak'ta Türkmenlere siyasi haklarini verilmesi 1920 yilinda olusturulan kabinede kerküklü bir Türk bakanin yer almasi saglanmistir. Aslinda 1922 de Irak ile Ingiltere'nin imzaladigi antlasmanin 3 maddesi geregince , çikarilmasi tasarlanan anayasada vatandaslar arasinda siyasi farkliliklar gözetilmemesi , okullarda ana dille egitim yapilmasi güvence altina alinmisti. Buna dayanarak hükümet 1925 yilinda hazirladigi anayasanin metnini Arapça'dan baska Türkçe olarak da yayinlanmisti. Aslinda Irak'ta cumhuriyetin ilanina kadar , yapilan anayasa degisikliklerinde, vatandaslar arasinda etnik ve siyasi ayricaliklar yaratilmistir. Ne var ki 1933'te son sekli verilen anayasanin 17. Maddesinde yasayla istisna edilmis hususlar disinda , Irak'ta resmi dilin Arapça olacagi açiklanmistir. Istisna edilmis hususlar ise1931 yilinda yayinlanan 74 numarali yerli diller yasasi ile belirtilmistir. Bu kanun geregince , Kerkük ve Erbil basta olmak üzere , Türklerin önemli yerlesme merkezlerinde ve Türkçe konusulan bölgelerde , yargilamanin Türkçe olmasi karara baglanarak, anayasal güvence altina alinmistir.

1936 yilinda Sadrazam Mahmut Sevket Pasanin kardesi Hikmet Süleyman'in Irak'ta askeri bir darbe sonucu hükümet baskanligina getirilmesinden iki yil sonra istifa etmesi üzerine, verilmis olan haklarin kaldirilmasina baslanmistir. Böylece Türkler anadilleri olan Türkçe egitim ve ögretimden mahrum bIrakilmislardir.

CUMHURİYET DÖNEMİ (1958)

Irak'ta 14 Temmuz 1958 tarihinde yapilan askeri darbe sonucu ilan edilen cumhuriyet, Türkmenler için yeni bir dönemin baslangici oldu. Azinlik olarak Türkmenler, Irak'ta artik rol oynamaga basliyordu. Monarsiyi deviren Ihtilal komuta konseyi liderlerinin o tarihte radyoda verdikleri beyanatlarinda, Türklerin Irak'i meydana getiren üç asli unsurdan biri olarak kabul edilmesine ve demokratik bir düzenin kurulacagina sevinen Türkmenler bu yüzden ihtilali samimiyetle desteklemege çalisiyordu. Bundan böyle Türkmenler, okullarda anadillerinde egitim ve ögretim görecek ve Türkçe nesriyat hakkina sahip olacaklardir.

1 subat 1959 tarihinde Bagdat Türkmence Radyosu adi ile , Türkçe yayin yapan radyonun faaliyetine baslamasi , halka seslenen ilk nesriyat olarak, Irak Türklerinin Tarihindebüyük bir asama sayilir. Irak içisleri Bakanliginin 7.5.1960 tarihli izni ile Bagdat'ta Türkmen Kardaslik kulübü (sonradan ocagi) kuruldu. Irak'ta Türkmen cemaatinin hür iradesi ile yönetilen bu kurum, Türklerin resmi temsilcisi olarak , sosyal ve kültürel faaliyetler göstermege basladi. Bu kulübün en büyük hizmeti ise , ilk sayisi Mayis 1961 de çikan kardaslik dergisini yayin hayatina geçirmis olmasaydi. Türkçe ve Arapça olarak çikan derginin yönetimi de yine hür seçimlere gelen kisiler tarafindan yürütülüyordu. Irak Türklerinin kültür tarihinde önemli bir yere sahip bu dergi , ihtilal komuta konseyinin 156 sayili ve 6 subat 1977 tarihli karari ile , Baas yanlisi bir heyete teslim edildi. Böylecedergi, hükümetin güdümüne girerek, o tarihten sonra önemini kaybetmis oldu.

24 ocak 1970 tarihinde, Ihtilal komuta konseyi tarafindan Irak Türklerine kültürel haklar tanindi. Buna göre haftalik bir siyasi gazete ile aylik bir edebi dergi çikarilacak, Türk bölgelerindeki ilkokullarda Türkmence egitim yapilacak, Türkmen yazarlar birligi kurulacak, radyo ve televizyon yayinlarinin arttirilmasina gidilecekti. Verilen bu haklarin bir kismi yerine getirildi, ancak beklenilen bir uygulama biçiminde yönlendirilmedi. Taninan haklarin bir kismi da bir yil sonra, yani 1971 de uydurma gerekçelerle uygulamadan kaldirildi. Haklarin bir kismi ise hükümetin müdahalesiyle amacindan saptirildi. Buna karsi boykot yapan Türk ögrencileri , esnaflar ve halk kesiminden bazilari agir biçimde cezalandirildi.1963 'ten 1974 yilina kadar nisbeten sakin bir dönem geçiren Irak Türkleri, bu sefer planli bir asimilasyonla karsi karsiya kalarak, halkin bir kismi güneye sürüldü; topraklari ve gayri menkulleri ellerinden alindi. Binlerce medeniyet yüzü görmemis bedevi Arap, güneyden para karsiligi getirilerek Kerkük'e yerlestirildi. Kerkük'ün ismi degistirildi ve Kerkük'e iki büyük Türk ilçesi olan Tazhurmati ve Kifri, baska bir Arap vilayetine baglandi. 1980 yilinda kanli eylemlere geçildi ve Türkmenlerin ileri gelenleri tutuklanarak tek tek idam edildi. Ayni yilda patlak veren Iran-Irak savasina ragmen, zulüm ve tutuklamalar bütün siddetiyle devam etti. Irak Türk toplumu 8 yillik savas sirasinda ciddi manada kirilmistir. Bugün nice Türkmen aileleri var ki çocuklarinin biri cephede Iranli bir müslümanin kursunuyla ölürken, bir diger çocugu da Baas partisi'nin zindanlarinda iskenceden ölmüstür.

Irak Türk toplumu diger bir haksiz darbeyi Körfez Krizinden sonra yemistir. 1991 Nisanininda Türkmenlerinin Türkiye'ye göç etmeleri sirasinda Kerkük ve özellikle Altinköprü sehrinin Türkmen gençleri , insafsizca kursuna dizilerek yüzlercesi evlerinde ve sokaklarda sehit edilmistir.

Eger Irak, Türkiye'ye komsu olmasaydi, Türkmenlere uyguladigi baski bu kadar fazla olmayabilirdi. Irak, Türkmenlerden degil, esas itibariyla Türkiye'den çekinmektedir. Nitekim bugüne kadar idam edilen yüzlerce Türkmene isnat edilen asilsiz suç: Türkiye'ye casusluk yapmak olmustur.

Esas Irak Türklerinin içine düstügü çikmazin ana sebebi, suni olarak çizilen 36 paralelden kaynaklanmaktadir. Bu paralelin Kürtleri Araplardan ayirdigi kesindir. Ancak Türk bölgesini ikiye böldügü de bir gerçektir. Bu bakimdan Birlesmis Milletlerin bu husustaki kararinin altina imza atan bütün ülkelerin, Türklerin ikiye bölünmesinde vebali vardir. Kaldi ki 36 paralelin üstünde oldugu halde Musul'un güvenlik bölgesine dahil edilmemesi; buna karsilik 36 paralelin altinda oldugu halde Süleymaniye sehrinin güvenlik bölgesine dahil edilmesi, bu taksimatin yine petrol haritasina göre yapildigini göstermektedir. Netice itibariyle Birlesmis Milletleler'in bu kararini onaylayan ülkeler, bir taraftan Türklerin bölünmesini, diger taraftan petrol yataklarinin Bagdat tarafindan kontrol edilmesini onaylamis olmaktadirlar.

Bu çözüm Türkmenleri ikiye bölmekte, Türkiye topraklarindan tamamen koparmakta ve 36 paralelin altinda yasayan Türkmenlerin % 75 'nin kendi kaderine ve Saddam'in insafina bIrakmaktadir. Bilindigi gibi su anda Güvenlik Bölgesi içinde yasayan Türkmenler sadece Erbil sehrinde bulunmakta ve toplam Türkmen nüfusunun takriben % 25 'ini olusturmaktadirlar. Ayrica Türkmenler ne kuzey Irak'in bir kürdistan olarak görülmesini ister.Ne de kendilerinin bu bölgede bir azinlik kabul edilmelerine razi olur.

Agustos 1997 tarihine kadar yukaridaki durum aynen deva etmistir. Bu dönem zarfinda Erbil'de yasayan 400.000 civarindaki Türkmene çeşitli Türk kuruluslari tarafindan yardimlar yapilmistir. Ancak Erbil'de Türkmen siyasi kuruluslari tarafindan kurulan ve sayilari 20'ye yaklasan Türk okullarinin varligi, bugüne kadar verilen hizmetlerin en yücesi olmustur. Ancak geçtigimiz Agustos ayinda aniden Erbil'e girebilen Irak askerleri bu kuruluslarin hepsini harebeye çevirmistir.

Irak yönetiminin geçmis yillarda çeşitli gruplara sürpriz sindirme eylemleri uyguladigi dünyaca bilinenen bir gerçektir. Nitekim Irak 'in askeri istihbarati , yillar önce dini temyüllerinden ötürü Irak'in Bagdat , Necef ve Kerbela gibi mukaddes sehirlerinde yerlesen Iran asilli binlerce aileyi bir gecede toplatarak 1979 yilinda Iran'a sürmüs ve bütün mallarina el koymustu. Ayrica Halepçe'ye atilan kimyasal bombalarin bIraktigi aci izleri insanlik daha unutmamistir.

Bugün Kuzey Irak denilince dünyanin aklina hep kürtler gelmektedir. Türkmen isminin geçmesinin ana sebebi tanitim eksikligidir. Irak Türklerinin meselesinin Türkiye'de iyi bilinmesi sarttir; fakat yeterli degildir. Asil dünya kamu oyu, basini, radyo televizyonlari, Insan haklari kuruluslari ve dünya af örgütü gibi müesseselerin bu meseleyi yakindan takip etmesi saglanmalidir.

Ikinci olarak Irak Türklerinin sahip olduklari maddi ve manevi kültürel degerleri mutlaka koruma altina alinmalidir. Bugün Türkiye'de, Irak'ta ve hatta Azerbaycan'da Türkmen dili, edebiyati, musikisi, tarihi, sosyal yapisi ve siyasi durumu hakkinda çok sayida arastirmalari yapilmis ve yayinlanmistir. Ancak bu gidisle korkariz ki bu milli kültür unsurlarimiz sadece kitaplarda kalacaktir. Mesala üzülerek söylemek gerekir ki Kerkük'te Osmanli ve Selçuklu'ya ait hiç bir eser ayakta kalmamistir. Hatta Sultan Abdülmecit adina yapilan bir bahçenin, Ingilizler zamaninda mermer tasa ikinci kez yazilmis "Mecidiye Bahçesi" kitabesi bile Baas yetkilileri tarafindan yiktirilmistir. Kerkük'ün tarihi kalesi içinde bulunan halk mimarisinden hemen hemen eser kalmamistir. Ayni seyi Musul ve bir ölçüde de Erbil için söylemek mümkündür. En azindan ayakta kalan Türk eserleri uluslararasi bir projeyle koruma altina alinmalidir.

Yine bu bölgede Türk dili, siiri, musikisi ve folkloru yok olmak üzeredir. Bu hususta diger Türk cumhuriyetleriyle müsterek çalisarak bu degerlerin yok olmasi önemlidir.

Irak Türkmenlerinin sosyal meselesi içler acisidir. Körfez Krizinden sonra Irak Türklerinin durumu farkli bir boyut kazanmistir. Her seyden önce günümüze kadar bütün siddetiyle devam eden ambargo, Türkleri perisan etmistir Bir zamanlar sadece Türk olmayanlarin dilencilik yaptigi Kerkük ve Erbil'de , yüzlerce Türk dilencilik yapmak zorunda kalmistir.

Ahlaki çöküntü toplumun her kesimine yayilmistir. Cinayetler, fuhus, hirsizlik, rüsvet ve bosanmalar had safhaya çikmistir. Kerkük'te yasayan Araplar istedigi Türk kiziyla zorla evlenebilmektedir. Gelir düsüklügünün yaninda çig gibi büyüyen issizlik, gençleri ya kötü yollara itmekte ya da topyekün Irak'tan kaçmaya zorlamaktadir. Bugün Türkmen ailelerinin ellerine düsse, besikteki çocuklarini bile Türkiye'ye gönderirler. Türkiye basta olamak üzere dünyanin bir çok ülkesine göç eden onbinlerce Türkmen'in çogu tahsilli ve meslek sahibi insanlar olduklari halde sahipsiz olduklari için perisandirlar.

IRAK TÜRKLERİNE KARŞI UYGULANAN İNSAN HAKLARI İHALELERİ

Irak devletinin 1926 yilinda kuruldugundan beri hiç bir Bagdat yönetimine bas kaldirmayan, hiç bir silahli eyleme katilmayan, haklarini daima demokratik yollardan elde edilmesi gerektigine inanan tüm amaç ve arzulari, milli ve kültürel kimliklerini koruyarak, kendi topraklari üzerinda yasamakta olan Irak Türklerine karsi, insanlik disi ve ürpertici uygulamalar hala sürmekte ve anayasal haklar bakimindan Irak'ta ibrenin sistematik bir sekilde Türkmen'lerin aleyhine haraket etmektedir. Irak rejimi, nüfuslari 2.5 milyonu bulan ve ülke toplam nüfusunun %13 ünü olusturan Türkmen halkinin varligini açikça inkar ettigini, Irak'in hukuk sisteminde Türkmen'lerin gözardi ettigini anayasasiyla açikça meydana koymaktadir. Bu rejim böylece, çok açik bir biçimde Birlesmis Milletler tarafindan kabul edilen " insan haklari Evrensel Beyannamesi" ni ihlal etmektedir. Iste Irak Türkleri nin ana problemi büyük ölçüde buradan, yani Irak anyasalarinin Türkmen'lerin etnik kimliklerini, anayasal ve politik haklarini tanimamasindan kaynaklanmaktadir.Bu yanli tutumun sonucu olarak su aci gerçeklerin ortaya çiktigi görülüyor:

1-Ülke nüfusunun % 13 ünü teskil eden Türkmenler yok farzedildigi için ülke içinde hiç bir platformda haklarini savunamiyorlar.
2-Irak devletinin kurulusundan bugüne kadar 76 sene zarfinda gelmis geçmis bütün iktidar hükümetlerinde hiç bir türkmen bakanin yer almadigi görülür. Irakta bir teamül haline gelen yazilmamis bir kural vardir. 76 seneden beri kurulan bütün hükümetlerde mutlaka 3 ya da 4' ü Arap bakan, 2 ya da 3 kürt bakan, Hristiyanlarin Irak'ta toplamnüfusu 200.000 olmasina ragmen 1 ya da 2 hristiyan bakan, yer alir. Ister kraliyet devrinde, Ister 1958 den sonraki cumhuriyetin degisik eyimli devirlerinde, 1920 senesinde kurulan geçici hükümette yer alan ve bir sene bakanlik yapip istifa eden bir Türkmen bakanin disinda, 76 sene boyunca hiç bir Türkmen bakana kurulan hükümetlerde yer verilmemistir.
3-Irak'ta kraliyet döneminde bir parlamento vardi. Ancak seçimler göstermelik ve saibeli olurdu, devletin istedigi kisiler milletvekili seçtirilirdi. Yine de bu sartlar altinda Türkmen'lerden her dönemde iki ya da üç millet vekili meclise girerdi. 1958 de cumhuriyetin ilanindan sonra, ülke yaklasik 22 sene parlamentosuz yasadi ve ülkeyi yöneten "Ulusal Meclis" teskil edildi. Böyle kukla bir mecliste bile Türkmen'lerin temsil edilmesine hiç bir zaman müsaade edilmemektedir.

Irak Türkleri, kraliyet devrinde toplum olarak her türlü anayasal haklardan mahrum iken bireyler olarak nisbeten kendi hayatlarini özgür bir sekilde yasamakta idiler. Ancak, bu dönemde de 1924 ve 1946 yillarinda Türkmenlere karsi iki kez katliam gerçeklesti ve her firsatta Türkmen aydinlari islerinden oldular ve Irak'in güneyine sürülüp orada zorunlu ikamete tabi tutuldular.

Kiraliyet rejiminin devrilmesi ve cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra, rejim açik bir sekilde Türkmenlere karsi hasmane bir tavir aldi. Bu dönemde, cumhuriyet daha bir yilini doldurmadan, Türkmen aydinlardan yüzlercesi sürgüne gönderildi, memurlar toplu bir sekilde güney vilayetlere atandi. Kerkük'te Türkçe ve Arapça çikmakta olan Besir ve Afak gazeteleri kapatildi ve 14 Temmuz 1959 günü Kerkük'te korkunç bir katliam yasandi. Ancak, Irak Türklerinin esas çilesi, Baas partisinin 1968 de yaptigi bir darbeyle Irak yönetimini ele almasindan sonra basladi. Bu rejimin ilan etmis oldugu 1968 ve 1990 tarihli anayasalarinda, 2.5 milyon Türkmen yok addedilerek Irak halkinin Arap ve Kürtlerden olustugunu daha önce dile getirmistim. Bu rejim, Türkmenleri sadece anayasal haklardan mahrum etmekle yetinmedi. Dünyanin gözüne bak baka Türkleri asimile etme, Türkmen Bölgelerini Araplastirma ve 2.5 milyon Türkü çeşitli yollarla yerinden yurdundan edip en kisa zamanda o bölgenin etnik yapisini degistirip oralari bir Arap bölgesi haline getirmeyi planlayarak , bu plani 1970 lerden beri en agir ve çirkin biçimde uygulamaya koymaktadir.1975 de alinan gizli bir kararla Irak'in kuzeyinde bir Türkün bile kalmayacagi sekilde 10 senelik bir plan uygulamaya kondu.

Ikinci ve benzer 10 senelik plan ise 1985 te uygulamaya kondu. Her biri birer insan haklari ihlali anlamina gelen bu uygulamalarin bir kismini özetle :

TÜRK'LERİN VARLIĞI İNKAR EDİLİYOR:

 

1-1927,1934,1947,1957,1965,1977 ve 1987 senelerinde yedi kez yapilan nüfus sayimlarinin hepsinde Irak Türkleri'nin sayisi gerçege aykiri bir sekilde % 2 olarak gösterilmektedir.1957 nüfus sayiminda Türkmen'lerin nüfusu, resmi açiklamaya göre 500.000 dir. Toplam nüfus sayisi ise altibuçuk milyon idi.1958 yilinda Bagdat'ta yayinlanan(Irak devrimi münasebetiyle 14 Temmuz'u anma komitesi) tarafindan yayinlanan kaynak bu rakami dogrulamaktadir. 1987 de Londra'da InQuiry dergisinde yayinlanan bir makalede de, 1957 yilinda yapilan sayimda Irak'ta 500.000 Türkmen yasadigi belirtmektedir. Su anda Irak'in nüfusu 20 milyondur. Bunun % 2 si 400.000 dir. Bu gülünç tabloya göre Türkmen nüfusu 40 sene içinde hiç artmamis, tersine azalmis, kimse evlenmemis, kimsenin çocugu olmamistir.

2-1987 nüfus sayiminda Türklere "kendinizi ya Arap ya da Kürt yazdirin" tehditleri açikça yapildi. Nüfus hanesine Türk yazanlar sürgüne tabi tutulmakla tehdit edildi. Bu karara karsi çikan bir çok köy ve yerlesim bölgeleri sakinleri, köyleri zorla bosaltildi, köyler dozerle yiktirildi, ahalisi Arap bölgelerine askeri araçlarla dagitildi ve oralarda zorunlu iskana tabi tutuldu.

3-Irak rejimi, Türk sehir, kasaba ve köylerin Türkçe olan isimlerine bile dayanamayip bu isimleri Arap isimlerle degistirdi. Onlarca mahalle, cadde ve sokaklarin ismi Arapça isimlerle degistirildi. Bu arada Kerkük'ün adi da Al Tamim oldu.

 

TÜRK BÖLGELERİ HIZLA ARAPLAŞTIRILIYOR:

 

En basit insani hak ve hürriyetleri hiçe sayarak acimasiz bir Asimilasyon ve Araplastirma planinin bazi örneklerini özetle :

1-Türkmen bölgelerindeki etnik oranlari degistirmek amacina yönelik, yüzlerce Arap aile güneyden getirilerek Kerkük ve diger türk bölgelerinde yerlestirilmektedir. Bunlara büyük miktarda maddi yardim ve faizsiz kredi verilmekte ve derhal devlet dairelerinde is bulunmaktadir. Bunlardan Türk kizlari ile evlenenine, tesvik ödülü olarak büyük miktarda para verilmektedir.

2-Kerkük,Telafer,Altunköprü ve diger Türk bölgelerinin çevresinde onlarca köy ve yerlesim bölgeleri ihdas edilerek, Arap ailleri oralarda iskan ettirilmektedir.

3-Türk asilli olanlarin, Türk bölgelerindeki devlet dairelerinde tayin edilmeleri kesinlikle yasak edilmistir. Buna karsin, yüzlerce Türk asilli memur, Irak'in güneyine yani Arap bölgesine nakletmesi yasagi konmustur.

4-Kerkük vilayetinin yüzölçümü sürekli azaltilmaktadir. Kerkük'e bagli Tuz,Kifri ve Çimçimal ilçeleri Kerkük'ten koparilip diger mücavir ilçelere baglandi. Kerkük vilayetinin yüzölçümü, 1975 yilina kadar 20.000 Km iken, 1976 da bu oran yar yariya düstü. Irak topraklarinin % 4.2 si ile Irak'in büyük vilayeti olan Kerkük, bu uygulama sonunda % 2 lik oranla 14.siraya düsmüstür.

5-Devlet dairelerinde Türkçe konusma yasagi devam etmektedir.
 

KERKÜK'TE TÜRK ESERLER VE YAPITLAR YOK EDİLİYOR:

Bosna-hersek'te yasandigi gibi Kerkük'te Türk kültürünün izini tasiyan eserler yok ediliyor.

-1875 te Kerkük'te yapilan tarihi tas köprü, faal durumdayken devlet tarafindan yiktirildi

-Tarihi Kerkük kalasi bosaltilip kaderine terk edildi, oradaki bir çok ev yiktirildi.

-Kerkük'ün Osmanli zamaninda insa edilen hükümet sarayi yiktirildi.

 

TÜRKÇE EGİTİM VE YAYIN HAKLARI YASAĞI

-Türk bölgelerinde devam eden Türkçe egitim, 1936'da kaldirildi ,buna ihtiraz eden bir çok ögretmen ve aydin kesim sürgüne gönderildi. -1980'lerden beri uygulamaya göre, Türk asilli olan ögrencilerin, Egitim fakültesi, Harp okulu ve polis okuluna girmeleri yasaktir.
-Dünyada esi ve benzeri görülmemis bir uygulamayla, Türk asilli ögrencilerin okullarindan iliskileri kestirilip güney bölgedeki okullara zorla kayitlari yaptiriliyor, gitmeyenlerin hemen kaydi silinip ögrenim haklari ellerinden alinmaktadir.
-Ögrencileri, 7 yaslarindan itibaren yaz mevsimlerinde zoraki kamp egitimine tabi tutulmaktadirlar. Bu kamplarda; Arap kültürü, Arapça dili ve Baaspartilerinin ilkeleri çocuklara asilaniyor. Çocugunu kampa göndermeyen aile hakkinda sorusturma açilarak haklarinda agir cezalar uygulaniyor. -1970'lerde Türkmenlere verilen kültürel haklar çerçevesinde açilan Türkmence tedrisat yapan okullarin tümü kapatildi. Ilkokul 3. Sinifa kadar Türkçe okuyan ögrenciler, 4.sinifta Arapça okunmaya zorlandilar. Tükçe egitim veren ve: Yildizlar, Fuzuli, Kara altun, Illeri, Aktas, Yedi kardas, Mutlu, sanli gibi isimleri olan okullarin bu isimleri Arapça isimlerle degistirildi.
-Türkmen kardaslik ocaginin 1961 de çikarmis oldugu ve Irak'ta Türk kültürüne büyük hizmetler sundugu Kardeslik dergisi, 1976 da ocagin Baas partisi yanlilarina bir hükümet karariyla devredilmesi sonucu bu yönetimin eline girdi. Dergi bu yüzden küçülerek bir yil sonra kapatildi.

 

İDAMLAR VE SOYKIRIMLAR:

1980 Ocaginda, Türkmenlerin lider ve aydin kesimlerini olusturan onlarca insanimiz gizli yargilama sonunda idam edildi. Bunlarin basinda: emekli Albay Abdullah Abdurrahman, Doç. Dr. Necdet koçak, Ziraatçi Dr. Riza Demirci, Adil Serif, Yarbay Halit Akkoyuncu ögretmen Mehmet Korkmaz gelmektedir. Daha sonralari yüzlerce Türkmen genci ve aydini ayni sekilde idam edildi. Bir çok insanimiz sa hapiste iken iskence sirasinda hayatini kaybetmektedir. Yapilan yargilama herkese kapali yürütülmekte ve saniklara avukat tayin etmek hakki taninmaktadir.

Hapse mahkum edilen aydinlar arasinda: Sair Mehmet Izzet Hattat, Sair Nihat Akkoyunlu ama sair Hasan Görem, sanatkar Ekrem Tuzlu, avukat Ihsan Ali Ekber, Dr. Sadik Riza Ali, Sadun Osman Köprülü , Ismail Teleferli, Salahattin Tazeli ve daha nice masum gençler.

Son senelerde, tutuklandiktan sonra kaybolan Türkmen'lerin sayisinin hizla arttigi görülmektedir. Birlesmis Milletler tarafindan görevli özel rapörtör'ün 13 Temmuz 1994 tarihli raporunda: 27 Kasim 1993 tarihinde ordunun yüksek rütbeli üç Türkmen subayinin tutuklandigi ve Kerkük'ten kayboldugu belirtilmektedir.

1991 ayaklanmasi akebinde Kerkük, Erbil, Kifri, Tuzhurmati, Altunköprü sehir ve kasabalari ordu tarafindan top atesine tutuldu. Binlerce insan öldü, Türkiye'ye göç etmeye mecbur kalan halkimizdan yüzlercesi, daglarda helikopterlerden açilan atesle öldürüldü. Açlik ve hastaliktan da onlarca insanimiz daglarda can verdi.

Ayni günlerde, Altunköprü kasabasinda Kürtlerin ve ordunun iki atesi arasinda kalan ve bir binaya siginan 80 Türkmen genci Irak askerlerinin yaylim atesine tutularak korkunç bir katliama kurban gitti.

Son senelerde, devletin aldigi ve resmi gazetede yayinladigi karalar geregince yüzlerce Türkmen ailesi, güneydeki Arap bölgelerine sürülüp orada zorunlu iskan tabii tutulmaktadir. Son ugulamalara göre de , özellikle bie ferdi Irak disina kaçan ailelere, bir hafta zarfiinda evini terkedip güneydeki Arap bölgelerine ya da kuzeyindeki Kürt bölgelerine göç etmeleri emri verilmektedir. Emirlere göre , Arap bölgesini seçen aile, ev esyalarini beraberinde götürebilr, Kürt bölgesini seçenler ise üzerlerindeki elbiseden baska hiç bir seyi almalari yasaktir. Iste yurdunu terketmeyi reddeden ve göç emrini yerine getirmek için kapilarina dikilen emniyet görevlilerinin ve kendi ailesinin gözleri önünde vucuduna gaz döküp yakan ve 'ölürüm de Kerkük'ü teketmem' diye haykirarak yanarak can veren Türkmen kizi Kerkük'lü Zehra'nin drami, bu trajedinin açik bir örnegidir.

TÜRK BÖLGELERİNDE GAYRİ MENKUL MAL ALIM SATIM YASAĞI:

 

Türk bölgelerinde Türkler tarafindan tasinmaz mal satin alma yasagi en sert bir biçimde uygulanmaktadir. Bir Türk, ev, dükkan v.s. mülkünü ancak bir Araba satabilir. Türk'e ev satin almaya ya da ev yaptirmaya izin verilmemektedir. Bu yasak 1980 senesinden beri alenen ve resmi gazetede yayinlanan resmi kararlar geregince uygulanmaktadir. Bunun tersine Arap'larin bu bölgede gayrimenkul satin almalari tesvik edilmekte ve bu amaç için onlara faizsiz krediler verilmektedir.

 

DERNEK KURMA YASAĞI:

 

Irak'ta dernek kurma ve derneklere katilma serbestligi yoktur.1960 yillinda bin bir zorluklarla kurulan Türkmen kardeslik ocagi'nin yönetim kurulu , devletin en yüksek mecii tarafindan alinan bir kararla feshedilerek, ocak Türkmenlerin elinden alinip bir grup Baas partili kisilerden olusan bir heyet ocagin yönetim kurulu olarak tayinine karar verildi. Bundan az sonra 1980 de ocagin baskani olan ve Irak ordusuna büyük hizmetleri geçen Emekli Albay Abdullah Abdurrahman idam edildi, diger üyeleri de çeşitli hapis cezalarina çarptirildi.

Bu baski zülüm politikasi ve ekonomik ambargonun getirdiği maddi sikintilar önünde tamamiyla aciz kalan Irak Türkleri , göçe zorlanmaktadirlar. Aileleriyle birlikte bin bir zorlukla daglari taslari asarak Türkiye'ye siginmakta ve oradan da kanada, Almanya, Avustralya ve Danimarka gibi bir çok yabanci ülkeye iltica etmektedirler.

Görüyoruz ki bu gün Irak Türkleri, kendi yurdunda garip, kendi vataninda üçüncü sınıf ve üvey evlat muamelesi gören, her türlü insani haklardan mahrum, epeyi bir bölümü göçe zorlanmış, benliğini ve Türklüğünü kaybetme tehlikesiyle karşı karsıya gelen, can ve mal güvenliğini kaybeden bir toplum haline gelmiş durumdadır. Uygarlık iddiasında bulunan tüm dünya devlet ve kuruluşları bu acı tablo önünde seyirci kalmakta, bu felaketi görmemezlikten gelmeyi tercih etmektedir. Kürt, Türk ve Arap bölgelerinden oluşan kuzey Irak da batili medya tarafından ısrarla Kürt bölgesi olarak gösterilmeye devam edilmektedir. Irak Türklerinin neler çektiğini, ne türlü zulüm ve baskılarla karşı karsıya geldiğini bugün sadece Türkiye 'de belirli bir kesim bilmekte ve takip etmektedir.

Sonuç: Irak rejimi, Irak'ta Türk varlığını ortadan kaldırmakta kararlıdır ve bunu acımasızca bilinçli ve planlı bir şekilde uygulamaktadır. Özü Türk, soyu Türk 2 .5 milyon insan mum gibi eriyip gidiyor ve topraklarda Türk varlığı ciddi bir tehlike ile karşı karşıyadır. Umarız ki her vicdan sahibi insan, bu hale karşı sesini yükseltecektir.

 
Bugün 22.1 7 ziyaretçi (14 klik) Burda Oldu


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol